Uyum Yasası

Pek çok arkeolojik buluntu insanoğlunun 200.000 yıldır bu dünyada yaşadığını gösteriyor, bir düşünsenize 200.000 tane yıl. Bu süreyi kendi ömrümüz ile karşılaştırınca ortaya koca bir deve ile onun üzerindeki pirenin kulağı kadar büyük bir fark çıkıyor. Ayrıca son 100-200 yıldır iyi kötü ilaçlar, aşılar, binalar, ısıtma sistemleri, bakkallar filan var ama çok önceleri bunların neredeyse hiçbiri yoktu. Bugünlerde havalar birkaç gün kötü gidince feleği şaşan insanlar o zamanlarda neredeyse dışarıda yaşıyordu ve bugüne kadar gelmeyi başardı...Peki ama nasıl? Tek kelime "Uyum". İnsanoğlu ister Adem'den, ister kıllı bir şempanzeden gelmiş olsun hayatta kalmak için hem psikolojik hemde bedensel büyük değişimlere uyum sağlamak zorundaydı. İyi yada kötü, kolay yada zor, güzel yada çirkin neredeyse her şeye uyum sağlayabilen bir sistemimiz var. Uyum sağlamak Allah'ın insanlara bahşettiği belki de en büyük özellik. İşte bu evrimsel yeteneğimiz bizim hem en büyük kurtarıcımız hem de en büyük zehirimiz. Çünkü sadece zorluklara değil ayrıca korkuya, hareketsizliğe, çok yemek yemeye hatta cep telefonu gibi organizmamız ile hiç alakası olmayan şeylere bile kolayca uyum sağlayabiliyoruz. İşte tembellikte uyum sağlamak konusunda en çok yetenekli olduğumuz şeylerden biri. Bu konu hayatımızda sayısız şeyi etkiliyor olsa da bu yazımda özellikle sağlıklı yaşamak ve hareketsizlik konusuna eğileceğim. Üstüne üstlük havaların soğuması ile doğal olarak kalınlaşan giysiler sayesinde görsel uyaranlarda azalıyor. Bu durum birçok insanın sağlıklı ve iyi görünme motivasyonunun temelini oluşturan 3 önemli faktörü de ortadan kaldırıyor.

1- Başkalarına ait imrenilecek görüntüleri artık görememiyor olmak. 2- Kendinize ait, kimsenin imrenmeyeceği görüntüleri kolayca gizleyebilmek. 3- Kendinize ait, imrenileceğini düşündüğünüz görüntünüzü isteseniz bile gösteremiyor olmak. İnsanın basitçe gördüğüne inanma, saklayabildiğini de yok sayabilme yeteneği var. Bu sebeplerle özellikle sonbahar/kış sezonunda sağlıklı beslenen ve egzersiz yapanlar bile bazen kendilerini bırakma eğilimleri gösterebiliyor. Sonra kış bittiğinde mutsuz ve birazda sağlıksız biçimde genelde önce “mucize” çözümler aramaya başlıyor. Belki bulduğunu sandığı birkaç "mucizeyi" deneyip, hiçbir mucize veya “hap çözümün” işe yaramadığını anlayabilecek kadar oyalanırken her fırsatta kendinden daha vahim olan örnekler ile biraz rahatladıktan sonra bazen "görsel" sezonun ortalarında artık biraz daha gerçekçi düşünceler başlıyor. 3 gün sonra spor yapacağım, 5 gün sonra artık ne yediğime dikkat edeceğim derken bazen bir yolunu bulup kışı getirebiliyorlar. Bunu yaparken bazen spor salonuna ayrılan para ile yeni bir telefon bile alabiliyorlar. Böyle geçen 3-5 sezon sonra kendi vicdanlarını "zaten ne yapsam olmuyor ", “egzersiz boş insanın işi” yada “can boğazdan gelir” benzeri bir sözle biraz rahatlatarak kendilerini iyiden iyiye salabiliyorlar. Ara ara akıllarına gelse bile zaten ya çoktan yaz gelmiştir, ya da zaten kışın ortasındadırlar derken lambanın beklenilen cini bir türlü ortaya çıkmıyor.kirstiealleyPA_300 Sonuç olarak genelde göbekli, yumuşak ve şekilsiz vücutları olan, çoğunlukla biraz şeker birazda kolestrol dertlerinden müzdarip , 3-5 kat merdiven çıktığı zaman soluğu birbirine karıştıran. Kasları, eklemleri ve kıkırdakları ancak kendini taşıyabildiği için artık güçsüz, beli bacağı boynu ağrıyan, hareketsizliğe uyum sağlamış mutsuz bir insan olarak süratle yaşlanıp, gidiyorlar. İyi olan bir şeyi, uğrunda efor sarf etmeyi göze almadan, sadece istiyor olmanın teknik adı "tembellik". Yüz binlerce yıldır vücudumuzun doğasında günde birkaç kere beslenmek, kaçmak, koşmak, terlemek, hareket etmek varken tembelliğe uyum sağlayanlar göz göre göre kötü yaşlanıyor. Lütfen kendinizi ve sevdiklerinizi tembellikten korumak için hemen bir şeyler yapın.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler