Sporda Hipnozun Etkileri

Bu Makaleyi Dinlemek İçin Oynat Düğmesini Tıklayın (Seslendirme Korhan Özduru)

Yarışma, yenme ve yenilme konuları söz konusu olduğunda sporcular geçmişten beri pek çok zihinsel hazırlık metotları kullandılar. Bunların bir çoğu tezahürat gibi bir tür gaza getirme olsa da aslında temelde zihinde başarının canlandırılması ile oto hipnoza benzer. Motive etme çalışmalarının çoğu, bilinçaltında olsa da hipnoz adından çekinenler bu gibi hipnotik yöntemlere “meditasyon”, “yoğunlaşma”, “zihinsel hazırlık”, “doğru isteme” gibi farklı isimler verdiler. Oysa hipnoz açıkça sporcunun gücüne güç katmakta ve bu alanda etkin bir biçimde iş görmektedir. Çok iyi bilindiği üzere, gelişmiş ülkelerin sporcuları özellikle olimpiyatlara hipnozla hazırlanır ve bu yöntemlerini gerek rakiplerine gerekse kamuoyuna duyurmayı genelde tercih etmezler.

1960 yıllarına kadar antrenman tamamen fiziksel, teknik ve kondisyon özellikleri geliştirilmek üzere yaptırılıyordu. Fiziksel antrenmanlar ile tekniğini ve kondisyonunu geliştirilen sporcuların maksimum verim gücüne erişeceğine inanılıyordu.

Ancak 1961 yılında Dr. Ikai ve Dr. Steinhaus Some Modifying the Expression of Human Strength adlı çalışmalarında, hipnoz altında “çok güçlü oldukları ve bu gücü sonuna kadar kullanabilecekleri” telkini verilen sporcuların, hipnoz halinde iken normal zamanlara göre maksimum güçlerinden %30 daha fazla bir ağırlık kaldırabildiklerini ortaya koyarak fiziksel bir uyarı olmadan da insan organizmasının veriminde açıkça artış olabileceğini resmen ortaya koydular.

Bir çok performans alanında bize yardımcı olan hipnoz, spor performansını artırmak için eşsiz bir araç olmak ile kalmayarak aynı zamanda sporcunun maksimum performansını ortaya koymasını engelleyen kaybetme korkusu, yarışma korkusu, rezil olma korkusu gibi olumsuz duygularının ortadan kaldırılması için de şahane bir araçtır. Zaten zihinde bu gibi olumsuz duygular olduktan sonra o sporcuya verilecek motivasyon çalışmaları sinir bozucu bir gazın ötesine geçemeyecektir.

Aslında hayatımızda bizi ilgilendiren tüm alanlarda ortaya koymaya çalıştığımız her çaba bir çeşit performans konusudur. İster bir sınava hazırlanıyor isterse satranç oynuyor olun, her ikisinde de bir performans sergilemiş olursunuz. Eğer sanatçıysanız yaratıcılık performansından, eğer bedensel bir aktivite ise fiziksel bir performanstan bahsederiz. Örnekleri sınırsız hale getirmek mümkün ancak unutulmamalıdır ki tüm performans alanlarında zihinsel kabullerimiz performansımızı belirleyen yegâne unsurdur. Performans süreci ister bedensel olsun ister zihinsel bir süreç olsun kendimize ilişkin yapıcı, olumlu bir algımız yoksa ve kazanmanın stresini yönetemiyor isek o alanda iyi bir performans sergilemek oldukça zordur.

Gerginlik bir seviyeye kadar yararlı olsa da, gerek sporcunun gerekse antrenörünün ya da ailesinin gerginlik algısında bozulma meydana gelmesi sporcunun performansının ziyan olması demektir. Hata yapma paniği yaşayan kişilerin tüm performansı olumsuz etkilenir. Oysaki saniyelerin hatta milimetrik ölçümlerin bile çok önemli olduğu müsabakalarda sporcuların maksimum düzeyde konsantrasyona ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçtandır ki provalarda gösterilen rekor başarılar müsabakalar içinde pek gösterilemez. Oysa hipnoz sporculara dinamik bir rahatlık sunarak gerçek performansın zeminini hazırlar.

Ayrıca hipnoz sadece sporcuyu engelleyen olumsuz duyguları ortadan kaldırmakla kalmıyor bunun yanı sıra teknik öğrenme durumunda da devreye giriyor. Merkezi sinir sistemi gerçek bir olay ile o olayın hayal edilmesi arasındaki farkı ayıramaz. Bu da bize bir hareketi zihnimizde mükemmel ve ayrıntılı olarak canlandırdığımızda bilinçaltımızı eğitme fırsatı sunar. Beyindeki merkezi sinir sisteminden kaslara uyarı sinyallerinin gitmesi sağlanarak uygun nörolojik bağlantılar oluşturur. Bu tekrar ettikçe çoğumuzun kas hafızası dediği bu nörolojik ve sinaptik yapı belirgin bir hale gelir. Rus araştırmacılar hipnoz ile uygulanan bu tekniğe Sinir-Kas programlaması yani Neuromuscular Programming adını verirler.

Dünyanın başarılı atletleri, dövüşçüleri ve takım oyuncuları dışarıdan ya da otohipnozdan istifade ederler. Nick Dougherty, Tiger Woods, Jerzy Dudek, Nathan Redmond, Andy Cole ve Ben Cohen performanslarında hipnozu kullandığını söylemekten çekinmeyenlerdir.

Özetle submental gibi bilinçaltı seviyesinde çalışan teknikler ile zihinsel olarak üstünleşen sporcuların performanslarını en üst düzeye taşımaları işten bile değildir. Bu sayede duygusal bütünlüğünü sağlayan sporcu hem branşının gerektirdiği teknikleri harfiyen yerine getirebilir hem de doping kullanmadan aşağıdaki noktalarda kendini çok daha ileriye taşıyabilir.

  1. Endişe yönetimi
  2. Kendine İnanç / Öz Güven
  3. Teknik Becerileri Geliştirme, kas hafızası oluşturma
  4. Disiplin
  5. Motivasyon
  6. Dikkat, konsantrasyon
  7. Otokontrol
  8. Sağlam ve Kazanan Zihin Yapısı
  9. Dinamik Rahatlık


    Elin adamı Olimpiyat ve diğer sportif branşlarda neden bu kadar iyi? Bizim neyimiz eksik?

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler