Panik Atak

Panik Atak yaşamamış olanların anlamadığını hatta bazen yaşayanları küçümsediğini gördüğüm için oldukça sık karşılaşılan Panik Atak konusunu açıklamaya gayret edeceğim. Başlamadan önce şunu da eklemeliyim, yukarıda bahsettiğim küçümseme davranışı neredeyse her zaman küçümseyen kişinin “Kendi sanrısal gücüne vurgu yapma ihtiyacı” yüzünden gerçekleşiyor. Panik Atak özetle anlık bir ölüm ya da zarar görme korkusu yaşatan bir tür psikotik nöbettir. Kadınlarda yüzde 2 erkeklerde ise yüzde 0.5 oranında görülmekte olup ortaya çıkma yaşı genelde geç ergenlik ve 20’ li yaşlar olmakla birlikte 25-45 yaş aralığında daha sık rastlanır. Ayrıca ender olsa da kansızlık, tiroid hastalıkları, kan şekeri düşmesi, yüksek tansiyon, yüksek potasyum gibi bazı hastalıklarda panik atağa yol açabilmekte veya olanı tetikleyebilmektedir. Bunun yanında merdiven çıkmak gibi ilgisiz bir olaydan olsa bile fiziksel olarak kalp çarpıntısı veya nefes daralması gibi bir belirti yaşandığında da panik atağı harekete geçirebilir. Fiziksel nedenler dışında yaşanılmış olan travmalar panik atağın en büyük sebebi veya tetikleyicisidir. Kısaca geçmiş veya yakın zamanda yaşanan stresli yaşam olayları panik atağa yol açabilmektedir. Ayrıca panik atak yaşayanların önemli bir kısmında ek bir psikiyatrik bozukluk veya fobi bulunur. Hatta yarısından çoğunda depresyon belirtileri görüldüğü hakkında çalışmalar vardır. Dolayısıyla atakların sebebi birden çok unsur olabilir. Belirtiler yaşandığında kişi ‘Kalp krizi geçirebilirim, bayılabilirim, çığlıklar atabilirim, kontrolümü kaybedip delirebilirim’ gibi felaket senaryolarını yazmaya başlar. Bu korku dolu düşünceler fiziksel tepkileri artırır ve kişiyi korkunç şeyler olacağına dair kötü bir tür hipnoza sokar. Kısacası, düşünceler panik atak yaşayan bireyleri alarma geçirebilir ve korkuları daha büyük boyutlara sürükleyebilir. Düşüncelerin oluşumu ile gelişen panik durumu bireyi, tehlikeli durumlardan kaçınmaya ve güvenli bir yere saklanmaya yönlendirir. Kaçındığı zaman endişeleri hafifleyen birey, aynı durumla karşılaştığında yine kaçmak isteyecektir. Bu kaçınma davranışı ise panik duygusunun mekanla ilgili olduğu yanılgısını iyice yerleştirecektir. Bunun üstesinden gelmek için birey panik yaratan duygular ve mekanlarla yüzleşmelidir.  Panik Atak ile Paniklemek arasındaki fark nedir? Etkileyici bir olumsuz olay yaşadığımızda veya tehdit hissettiğimizde aşırı biçimde telaşlanabiliriz. Yaşadığımız bu yoğun endişeye panik denir. Buna karşın panik atak, herhangi bir olay veya tehdit olmaksızın, beklenmeden  aniden ortaya çıkar. Panik atak yaşayan kişi sadece yoğun endişe hissetmez. Aynı zamanda sanki kalp krizi gibi aniden gelişen bir hastalık yaşıyormuşçasına fiziksel tepkiler hisseder. “Ölüyor muyum? Deliriyor muyum? Yeniden bir atağa mı yakalanıyorum? Ne yapabilirim?” Bunlar, panik atak yaşayan bireylerin sahip olduğu genel endişe ve panik düşünceleridir. Bu korku dolu düşüncelerin aslında fiziksel bir nedeni yoktur çünkü gerçek bir tehlike sonucunda ortaya çıkmazlar. Panik atak için aslında korkunun kendisinden korkmak diyebiliriz. Bir kez bu duyguyu yasayan kimselerin, en ufak bir endişe halinde bile sinir sistemleri uyarılır ve bunun sonucunda bu kimseler gittikçe artan panik, stres ve korku duyguları yasarlar. Panik atak birçok insanın hayatını stresli kılar ayrıca bilişsel kapasiteyi azaltır. Panik Atak Sırasında Bedenimizde Neler Oluyor? Panik atak belirtileri aniden ortaya çıkar ve genellikle 8-10 dakika içinde zirveye ulaşır. Genelde 20-30 dakika içinde sona erer, nadiren bir saatten fazla sürer. Panik ataklar herhangi bir zamanda ve yerde ortaya çıkabilir. Mağazada alışveriş yaparken, sokakta yürürken, araba kullanırken hatta evde kanepede otururken bile panik atak yaşanılabilir. Panik atak esnasında bedenimiz ani bir tehlike anında gösterdiği terleme, mide kasılması, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, titreme, göz bebeklerinin küçülmesi gibi tepkileri yani bedeninizin bir tehlikeyle savaşmak için gösterdiği ‘Savaş ya da kaç’ tepkilerini verir, vücut tehlikeye karşı bu tepkileri vermek için kortizol hormonu salgılar. Fakat ataklarda ortada gerçek bir tehlike yoktur, aslında vücudumuz ‘Sahte bir alarm’ hali yaşar. Bu ‘Sahte alarm’ tepkileri birkaç kez tekrarlandıktan sonra benzer olaylar karşısında sürekli tekrar edebilir. Örneğin, geçenlerde otobanda araba kullanırken panik yaşadınız ve kalbiniz yerinden çıkacakmış gibi çarptıysa yeniden araba kullanma düşüncesi bile kalbinizin aynı şekilde çarpmasına yol açabilir. Bu durumda farkına varmanız gereken nokta; korkunuzu otobandan veya arabadan değil panik olacak olmaktan kaynaklandığını anlamanızdır. Panik yaşayan bireyler bu şekilde mekan ya da eylemleri panikleri ile bağdaştırırlar ve bu durumlardan kaçınırlar. Panik atak sırasında bir kısır döngü yaşanır. Panik atak yaşayan bireyler, panik atağa sebep verebilecek tüm olayları saf dışı bırakıp kendilerini güvende hissetmeyecekleri yerlerden kaçınırlar. Aynı zamanda, panik atağa odaklanarak aslında atağa sebep olacak sinyaller beklerler. Böylece bu korkular daha büyük korkulara ve daha çok kaçınmalara yol açar. Fiziksel tepkiler yaşandığında korku oluşur, korkudan dolayı felaket içerikli düşünceler oluşur, bu düşünceler daha büyük korkulara yol açar ve sonrasında daha ciddi fiziksel tepkiler oluşur. Böylece kısır bir döngü oluşur ve bu döngü panik atak süresince devam eder. Panik atağı durdurmak için neler yapabilirsiniz? Submental, hipnoz, bilişsel terapiler, meditasyon gibi yöntemler panik atağa sebep olan geçmiş travma etkilerini ortadan kaldırmak ve paniğe rağmen her şeyin yolunda olduğu konusunda kişiyi ikna edebilmesi marifetleri ile çok etkilidir. Ancak olası diğer fiziksel sebepleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Korktuğunuz şeylerden ve panik belirtilerinden kaçınabilirsiniz ancak bu durumda korku daha da derinleşir. Bu döngüyü tersine çevirmek için bu durumlarla adım adım yüzleşmelisiniz. Yüzleşmeye başlamadan önce kaçındığınız durumların listesini yapın ve şiddetine göre sıralayın. Önce başarmanızın daha kolay olduğu işlerden başlayın ve ilk başarısızlıkta umutsuzluğa kapılmayın. Ancak birden bire yakalandıysanız mesela 2’ ye kadar sayarak burnunuzdan aldığınız nefesi, bir saniye tutup sanki bir kamıştan üflüyormuş gibi içinizden 6’ ya kadar sayarak yavaşça ağzınızdan vermek yardımcı olacaktır. Bir diğer teknik ise kaslarınızı adım adım kasıp gevşetmektir. Önce bütün kaslarınızı iyice kasın, sonra ellerinizden başlayarak kısım kısım gevşetmeye başlayın. Kastığınız kaslarınızın nasıl bir duygu oluşturduğunun farkına varın ve gevşemenin keyfini çıkarın. Acil bir durumda bu egzersizler fiziksel olarak biraz daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Tedavi için ısrarcı olun, bazen iyileşmeden hemen önce biraz kötüleşmeniz gereken durumlar ile karşılaşabilirsiniz.

Bu sayfayı paylaş


Bağlantılı

Makaleler