Tam yapmanız gereken bir iş için kolları sıvadığınız anda aklınıza yapmanız gereken işten başka her şey gelmeye başladı. Belki de aslında hiç sevmiyor olmanıza rağmen evi temizlemek, internette kıvır zıvır birşeylere bakınmak, televizyonda saçma sapan bir şeyler seyretmek ya da hiç aramayı düşünmediğiniz arkadaşlarını aramak gibi aslında o iş ile hiç ilgisi olmayan şeylere dalıyorsunuz. Sonra içinizden tatlı bir ses diyor ki “yarın yaparsın, yada Pazartesi yaparsın, amann ne olacak”.
Sizde yapmanız gereken o şeyleri son dakikaya kadar bırakıp, bazen çok sıkışarak, belki çok kaygılanarak sonrada ortaya uyduruk birşeyler çıkartıyorsanız sizde de erteleme sendromu var olabilir. Erteleme öyle bir rahatsızlık ki; gerçek potansiyelinizi ortaya koymanızı engellemenin yanı sıra çoğunlukla karşınıza kocaman bir başarısızlık çıkartır. Bu başarısızlık vicdan azabını arttırır ve sonunda türlü bahaneler ile belki de pes ederek o işi yapmamaya karar vermenin kısacık süren huzuru ile hayatınıza türlü şikayetler ile mutsuz mutsuz devam edersiniz.
İnsanları ertelemeyi seçme sebeplerinine götüren belki de en populer etken, “bir işe başlamak için motive olmalıyım” düşüncesi. Eğer motive olmazsam yapmak zorunda değilmişim gibi, motive olmayı beklerken bir bakıyoruz ki zaman hızla geçmiş gitmiş.
Ayrıca bazı insanlar çok kolay gaza gelir, ince bir bedeni veya bir sınavdan çok iyi not almış birini gördüğünde belki 3 yada 5 gün çok hızla yola çıkarak "tamam bu işi halledeceğim" diyebilir. Ancak eğer işe başlamanız için gereken şey motivasyon ise o zaman o gaz sizi öyle çokda uzağa götürmeyecektir. Hızla başladığımız çalışma serüveni muhtemelen kısa sürede bitecektir. Bu sebeple eğer işi bitirmek için motive olmayı bekliyorsanız büyük ihtimal ile daha çok beklersiniz.
Mesela kilo vermek, egzersiz yapmak veya ders çalışmaya başlamanız gerekiyor ve o an içinizden buna başlamak bile gelmiyor. Biraz gerçekçi olmak lazım, kilo vermek veya ders çalışmak öyle çokda sevilecek şeyler değil üstüne üstlük sonuçlarını da öyle günler içinde alamazsınız. Ama bir şekilde yola çıkarsanız, motivasyon perisini beklemeden işe başlarsanız birşeyleri geliştirdiğimizi göreceksiniz ve sonrasın da başarıyı getiren “kalıcı motivasyon” işte o zaman ortaya çıkacak.
Ama şimdi kafamda bir sürü şey var, onu mu yapsam, buna mı başlasam, belki de yapılmayı bekleyen bir sürü şey beraberinde erteledikçe artan bir suçluluk duygusu da getiriyor. Hepsini birden yapmaya kalkıştığınızda da zaten ya verim çok düşecek yada süratle bıkacaksınız.
Bu sebeple önce gerçek sorunlarınızın farkına varın. Mesela bir kağıda 4 tane büyük kutu çizin, her bir kutunun başına “1-Önemli ve acil”, “2-Önemli ancak acil değil”, “3-Önemsiz ama acil”, “4-Önemsiz ve acil değil” diye yazın. Şimdi kendinize dürüst olarak bu kutuların içine ilgili işlerinizi yazın. Sonra “4-Önemsiz ve acil değil” dediğiniz işleri
yapmayın gitsin, “3-Önemsiz ama acil” olarak yazdığınız işleri yapabilecek başkasına devredin, “2-Önemli ancak acil değil” dediğiniz işleri ne zaman yapacağınıza karar verin, “1-Önemli ve acil” olanları ise
hemen yapmaya başlayın.
İşin sırrı sadece “hemen başlamak”. Kafanızda daha önce saydığım şeyleri yaptıktan sonra Pazartesi başlayacağım, hafta başında başlayacağım, ay başında başlayacağım yada yarın ararım gibi ertelemeleri ortadan kaldırıp yapmamız gereken şeye, ne olursa olsun hemen başlamak. Eğer hemen başlarsanız ortaya ilham veren bir güzellik çıkıyor. Yani sizin için acil ve önemli bir şey mi var, sadece
hemen yapmaya başlayın.
Kusura bakmayın ama erteleme, öteleme yada tembellik mevzu olunca siz ne ilk ne de teksiniz. Kendinize şahane mazeretler üretebiliyor, inanılmaz yaratıcı yalanlar söyleyebiliyor hatta kendinizden başka herkesi suçlayabiliyor olabilirsiniz ancak günün sonunda, o şey yapılmadan duruyor ise aslında acı bir gerçek ortaya çıkıyor. Artık belki de bu durum bir tür problem olmak noktasından çıkmış, bir tercih noktasına gelmiş ve siz aslında
başarısız olmayı tercih ediyor olabilirsiniz.